25 Mart 2011 Cuma
22 Mart 2011 Salı
20 Mart 2011 Pazar
bugünkü köşe yazılarından aklımda kalanlar
Yakında erguvanlar açacak... Şehrin her yeri eflatunun tonlarına bürünecek.
Ardından manolyalar çiçeklenecek..
Erken açarlarsa mayısta ama genellikle haziran ayının ortalarında olur bu aslında.
Ama bu sene şaşırtacak şekilde, manolyalar aniden çiçek açmış.
Ardından manolyalar çiçeklenecek..
Erken açarlarsa mayısta ama genellikle haziran ayının ortalarında olur bu aslında.
Ama bu sene şaşırtacak şekilde, manolyalar aniden çiçek açmış.
SANEM ALTAN
_______________________________________________________________________
Dikkat! Sükûn, sakin, meskûn... Hepsi aynı anlam kökünden türemiştir. "Bir yerde oturmak", yani o yerde yaşamak ile "duygularına hâkim olup sessiz veya hareketsiz kalmak" arasında ciddi bir bağ kurmuş atalarımız! Fakat şimdi öyle mi ya? Aslına bakarsanız, hepimiz şehrin huzursuzlarıyız artık! Ve hiçbir yere gitmemiş; otogarların, havaalanlarının civarından bile geçmemiş olsak da şehirde eğretiyiz.
HAŞMET BABAOĞLU
____________________________________________________________________________
13 Mart 2011 Pazar
bugünkü köşe yazıların aklımda kalanlar
Çiçeklere, hayvanlara, denize, ormana, uzaya karşı duvar gibi sağır duran ilgisizliğimiz yerinden milim kıpırdamıyor. Başbakan’la müdürümüze, ha bir de
bizim gibi düşünmeyene kızmanın ötesinde bir öfke çeşitliliği gösteremiyoruz. Yenidüşüncelere kapılarımızı kapatıyoruz. Dışarıdan hiçbir rüzgar almayan kendi
kültürümüz de, geçmişin değerleriyle geleceğe uzanacak bir enerji kazanamıyor...
***
SANEM ALTAN
_________________________________________________________________________________________
Haydi tam bu noktada Andre Gorz'un anısını selamlayalım!.. Ömrünü iktisadın insan yüzü üzerinde çalışarak geçiren ve 2007'de karısıyla birlikte hayata veda eden düşünür diyordu ki; "sayılamayan, toplanıp çıkartılamayan, satılamayan ve satın alınamayan ne varsa, işte onlardır hayatın ve insanın mutluluğunun özü!"
HAŞMET BABAOĞLU
_________________________________________________________________________________________
Haydi tam bu noktada Andre Gorz'un anısını selamlayalım!.. Ömrünü iktisadın insan yüzü üzerinde çalışarak geçiren ve 2007'de karısıyla birlikte hayata veda eden düşünür diyordu ki; "sayılamayan, toplanıp çıkartılamayan, satılamayan ve satın alınamayan ne varsa, işte onlardır hayatın ve insanın mutluluğunun özü!"
“Ben cinayeti ahlaki bir hareket olarak görüyorum ve becerememiş olmamı gayriahlakibuluyorum, bu işe girişmeden önce atış talimi yapmalıydım.”
Bu olay, New York şehri polis kayıtlarına adi bir zabıta vakası olarak girdi.
Ama o günkü kurşun, aslında adamı değil, Amerikan “karşı kültür” hareketini ağıryaralamıştı.
12 Mart 2011 Cumartesi
11 Mart 2011 Cuma
Günahkarlar/ The Flock
Richard Gere için izlediğim filmdi....
ne çok iyi ne çok kötü...
ama Richard Gere in en kötü filmi olmuş diyebilirim...
9 Mart 2011 Çarşamba
ANKARA KAR,ÖZDEMİR ASAF/KORKU
Aldanacaksan sevgilerinde, saf sevgilerinde
İnsanların yalancı gururlarına..
Kalacaksan parlak sözlerin etkisinde,
Kelimelerinle onlara kapılacaksan,
Yaşama!
Oyun yapıp oynarlar seni
Geceleri aralarında.
Şarkı yapıp söylerler dostlarına,
Roman gibi okurlar boş zamanlarında.
İnsanların yalancı gururlarına..
Kalacaksan parlak sözlerin etkisinde,
Kelimelerinle onlara kapılacaksan,
Yaşama!
Oyun yapıp oynarlar seni
Geceleri aralarında.
Şarkı yapıp söylerler dostlarına,
Roman gibi okurlar boş zamanlarında.
Aldanacaksan gecelerinde, kara gecelerinde
Aydınlık dünyaların sen insanlarına.
Yanılıp içini açacaksan,
Derdini gizlemeden durmayacaksan,
Yaşama!
Saklarlar dinlediklerini
En zayıf zamanında vururlar seni.
Uyduramazsan fikirlerine
Başıboş hareketlerini
Defe koyup çalarlar seni.
Özdemir Asaf
Aydınlık dünyaların sen insanlarına.
Yanılıp içini açacaksan,
Derdini gizlemeden durmayacaksan,
Yaşama!
Saklarlar dinlediklerini
En zayıf zamanında vururlar seni.
Uyduramazsan fikirlerine
Başıboş hareketlerini
Defe koyup çalarlar seni.
Özdemir Asaf
8 Mart 2011 Salı
6 Mart 2011 Pazar
bugünkü köşe yazılarından aklımda kalanlar
Kimi başkaldırır, direnir, tavrını açıkça ortaya koyar, kimi korkar, iktidar sahiplerinin emrine girer, kimi ise köşesine siner, başını kuma sokar ve fırtınanın geçmesini bekler.
ZÜLFÜ LİVANELİ
_______________________________________________________________________________
Belki de savunduğumuz fikir kendi beynimizin ürünü olmadığından “özümüzü” değiştirmeye yetmiyor, aynı mayadan yapılmış değişik biçimli kurabiyeler gibiyiz, görüntümüz değişik de olsa tadımızda aynı kekrelik var.
SANEM ALTAN
___________________________________________________________________________________
Başkası anlamaz, "ne var ki bunda?" der. Ama sen bilirsin ki, geçmişte hanene yazılmış küçücük bir "ayıp" bile ikide bir su yüzüne çıkartılırsa bütün varlığını kuşatan bir "günah"a dönüşebilir. Tabii Google nereden bilsin "tövbe"nin değerini ve erdemini! Bir yanlışlık var bu işte!
HAŞMET BABAOĞLU
______________________________________________________________________________________
Biri Nasreddin Hoca’ya sorsaydı:
-Hoca, birinin altını çizerek, ötekinin de çizmeden 2 cümle söylemeye kalksan, ne derdin diye?
* * *
Acaba Hoca ne derdi?
Belki de “altını çizerek” söyleyeceği cümle için, Nasreddin Hoca’dan hiç beklenmeyen bir sürpriz yaparak, İncil’den alınma bir sözün Latincesini söylerdi:
-Medice, cura te ipsum; doktor, önce kendi kendini tedavi et sen, anlamına.
* * *
2 bin yıllık bir geçmişten arta kalan bu söz; önüne gelene akıl öğreten ve öğüt verenler için söylenmişti:
-Söylediklerini önce kendinde uygulamakla başla.
-Hoca, birinin altını çizerek, ötekinin de çizmeden 2 cümle söylemeye kalksan, ne derdin diye?
* * *
Acaba Hoca ne derdi?
Belki de “altını çizerek” söyleyeceği cümle için, Nasreddin Hoca’dan hiç beklenmeyen bir sürpriz yaparak, İncil’den alınma bir sözün Latincesini söylerdi:
-Medice, cura te ipsum; doktor, önce kendi kendini tedavi et sen, anlamına.
* * *
2 bin yıllık bir geçmişten arta kalan bu söz; önüne gelene akıl öğreten ve öğüt verenler için söylenmişti:
-Söylediklerini önce kendinde uygulamakla başla.
ÇETİN ALTAN
___________________________________________________________________________________
4 Mart 2011 Cuma
İyi Geceler İyi Şanslar/Good Night and Good Luck
izlediğim sevdiğim filmlerden bir tanesidir...
çok iyidir...
Yapımcılığını George Clooney nin yaptığı “İyi Geceler İyi Şanslar” filmi, 1950′lerin Amerikasında radyo-televizyon gazeteciliğinin ilk günlerinde geçen bir hikâyeyi konu alır...
filme sadece
David Strathairn şahane oyunculuğu için bile bakılır.... çokta keyifff alınır......... |
2 Mart 2011 Çarşamba
Bu bildiriyi elinizden geldigince yayin !
Bu bildiriyi elinizden geldigince yayin !
Bir ülkenin internet deneyimi ve tarihinin sansürlerle anılması çok trajikomik bir durumdur. İnternetin özü olan birey haklarının ve bireysel özgürlüklerin kısıtlanması, sosyal medya dünyasının özüne tamamen aykırıdır.
Bizler; Türkiye’nin dört bir yanından profesyonel veya amatör olarak blog tutanlar, internette günlük yaşantılarını ve birikimlerini ve deneyimlerini diğer insanlarla paylaşma hevesiyle tutuşan herkes, gelişmeleri endişe içinde izlemekteyiz.
5846’nci no’lu kanunun esnekliğinden mütevellit, 1 Mart 2011 günü, Google’a ait olan ücretsiz blog servisi Blogspot, Digiturk grubunun açmış olduğu dava sebebiyle erişime kapatılmıştır. Süper Toto Süper Lig’in yayın haklarının sahibi olan Digiturk bu davada, korsan olarak LigTV yayını yapan kişilere karşı kendi haklarını savunmak amacıyla hukuki süreç başlatmıştır. Ancak ilgili kanun gereği yasaklamaların, sitelerin adresleri ve alt-domainleri üzerinden değil; IP adresleri üzerinden yapılması sebebiyle Blogspot’a ait birçok ilişkili IP aralığı erişime kapatılmıştır. Böylelikle de binlerce blogger’ın kişisel sitesi sansür kurbanı olmuştur. Bazı bloglara bazı anlarda girilmesinin sebebi ise aynı IP üzerinde birçok blogun yer alması ve aslında her IP’nin yasaklanmamış olmasıdır.
İlgili kanunun esnekliğini ve nelere yol açtığını geçmişte birçok kez görmüşken, devlet sansüründen dolayı binlerce site yasaklanıyorken, Digiturk ve Google’dan daha duyarlı davranmalarını beklemek tüm blogger’ların hakkıdır. YouTube’daki korsan maç yayınlarını kaldırmak için yapılan özel yetki anlaşmasının bir benzerinin de Blogspot için yapılması ihtimal dışı değildir. Bugüne dek Digiturk ve Google bu konuda masaya niçin oturmamışlardır? Google kendi kullanıcılarının hakkını neden savunmamaktadır? Digiturk böyle bir topyekün sansürün yaşanacağını bile bile neden hâlâ, tek amaçları düşüncelerini diğer insanlarla paylaşmak olan bloggerları mağdur etmektedir? Öte yandan, Türkiye Cumhuriyeti’nin yasa koyucuları, vatandaşlarının ifade özgürlüğü hakkının gasp edilmesine neden hâlâ göz yummaktadır?
Kaldı ki bu korsan yayınları yapan kişiler, teknik bilgileri yüksek olduğundan bu yasaktan etkilenmemektedir. Tam tersine bu sansür, tek amacı blog tutmak olan internet kullanıcılarını etkilemektedir.
Digiturk, Google ve Türkiye Cumhuriyeti devletini artık bu sansür ayıbına karşı duyarlı olmaya, tüm sansür karşıtı internet kullanıcılarını bu harekete katılmaya ve tüm basın mensuplarını ifade özgürlüğüne destek vermeye davet ediyoruz.
Tüm Blogger’lar adına,
Bloguma Dokunma
Kaynak :
http://facebook.com/blogumadokunma
http://blogumadokunma.tumblr.com
blogumadokunmailetisim@gmail.com
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)