Somebody That I Used To Know by Gotye on Grooveshark

29 Haziran 2011 Çarşamba

karma karışık

ben bugün  yine karma karışığım
saçma sapan yine...
ne olacak benim bu halim...
bilmiyorum...
kafamın içinde binbir düşünce
hepsi birbirinden bağımsız...
bir saat önce düşündüğüm
bir saat sonrayı tutmuyor...
düşündüğüm yaptığım arasında dağlar kadar fark oluyor...
ne yapsam ne etsem bilmiyorum...

26 Haziran 2011 Pazar

bitsede gitsek

bugün geçmiyor  ya
bir bitemedi ...
ben çok bunaldım bugün...
hem kafam bir dünya... ne düşünsem ne yapsam bilemedim.... karman şorman ...neye elimi atsam elimde patlıyor...yakında kafamda patlayacak ama ne zaman onu bilmiyorum...
hem de hava bir acayip...
bir sağanak patlayacak sanki ama patlayamıyor bir türlü...
balkonda duramıyorsun..
içeride patlayacak gibi oluyorum..
bir sıkıntı bir bunaltı ...
şu gün bitse de bir rahatlasak....
.

karasızlık

Kararsız kalmalarım,panik ataklarım artmakta.
bunların sonucun saçmalamaktan ,abuk sabuk şeyler yapmaktan korkuyorum.

25 Haziran 2011 Cumartesi

adam/kadın

adam:niye yaptın?
kadın:seni üzmek istemedim.ben sadece gitmek istedim.
adam:niye?
kadın:ben çok mutsuzdum.
..................................

araf

 
Araf' ta hacıyatmaz gibiyim...
Araf' in ortasında  hacı yatmaz gibi salınıyorum
ne tarafa gideceğime , neyin doğru neyin yanlış olduğuna karar veremiyorum...
tam karar veriyorum tamam diyorum bırakıyorum kendimi son anda bir şey oluyor tekrar dikiliyorum.
Araf in ortasında sallanmaya devam ediyorum....

kazım koyuncu

kazım koyuncu saygıyla analım...böyle doğru ve güzel adamlar niye erkenden gider ki..
gerçi bunun sebebi ve faili belli: çernobil...



24 Haziran 2011 Cuma

bir söz


"Söz konusu ne olursa olsun, bir şeyi tamamlama çağı değildir çağımız. Parçalar zamanını yaşıyoruz." 
Marcel Duchamp
                                                   

23 Haziran 2011 Perşembe

gündem


seçimler yapıldı.
yaz geldi...
bitmeyen yağmurlar kesildi...
herkes rahat bir nefes aldı...

gerçi  mecliste gene bir şeyler oluyor galiba  ama..
BDP liler kızgın galiba...
sonra tutuklu  milletvekillerini YSK serbest bırakmamış  
bide o var..
benim ne olanlarla ilgilenecek halim var ne de sabrım..
o yüzden
ben bir süre gündemle ilgilenmesem kimse bir şey kaybetmez galiba...
ama ben rahat bir nefes alırım
böylesi herkes için iyi olur gibi geliyor..
oyüzden ben müddet gazete okumuyorum...
haberleri seyretmiyorum artık..
herkese duyrulur....



ankara /kızılay/bir yaz günü




22 Haziran 2011 Çarşamba

kaos


kaos bitti galiba...
fırtına geçti....
içimde fırtına ve kaosun izleri sürmekte...
yıkık ,dökük,harama bir haldeyim...
ama dinginim...
etrafı seyretmekteyim...
neler olup bittiğine bakmaktayım...
hasar tespiti yapmaktayım...


21 Haziran 2011 Salı

murathan mungan /alacanım


Alacanım

Ah, nerede benim altindan avaze sesim!
Yankisi bir duvara gömülmüş testide kaldi
Avaze sesim!

Şimdi başkalarinin kalplerinde yankilanan
Bir zamanlar içinden geçtigim aşklardi
Feryattan kimseler ölmez, denirken
Duvarlardan geçtim
Artik kimseyi sevemez aşktan ölmüş yürek, derlerdi
Şimdi kulagini dayadigin duvarda inleyen testi
Bir zamanlar feryatlarda unuttugum avaze sesim!

Alacanim
Mil yeşili gözlerin
Dindirdi gözlerimi
Kaç körü birden öldürdün bende
Mahsur kaldim, eksik oldum, kapina düştüm
Ben yandikça
Ezber ettin ayazin demirini
Alacanim,
Indi mi gögsüne heves?
Hangi duvarin halisinda
Gördün, bildin, vurdun beni
Kaç ormandan geçti
Içinde kayboldugumuz o büyük takip
Içimizde bunca gurbet dururken
Yol ettik uzaktaki silayi
Şimdi buradayiz
Kanlar içinde
Alacanim
Indi mi gögsüne heves?

Etimdeki eksik yangin, sindi yüregim
Seyreldi tenim sahtiyan tarih
Mahsur kaldim, meçhul oldum, şehit düştüm,
Alacanim,
Indi mi gögsüne heves?

Alacanim,
Rahat et, ben gölgene ilişeyim
Her belani ben göreyim
Yüregimi ihbar et,
Bana bir uçurum ver, gideyim
Alacanim
Indi mi gögsüne heves?
Biliyorsun adimin kiblesini
Bir meşhur hafizla, meşhur bir şehvet
Alacanim,
Şuramda sinsi bir sizi
Gel öldügümü farz et
Senden gelen her harabe
Canimdan uçurdugum şahin
Pençesinde kaldi bilegim, yazim, harflerim
Bir yanim onla uçtu, sende kaldi, ben bittim
Alacanim,
Indi mi gögsüne heves?

Alacanim,
Yakilmiş bir köyün adiydi adin
Görmedi kimse
Içinde bende yandim
O gün bugün kalbimin dogusunda tüten duman
Nerede olursan ol gögündeyim kanli tarih her zaman
Mardin’im, Midyat’ım
Ah benim altından avaze sesim
Kardeşlerimdi ölen de, öldüren de
Aranızdaki duvarda
Gömülü kaldım

Etimden uçurduğum uçurum
Meşhurdum, meçhuldüm, mahsurdum
Bir hafızken eskiden
Mecnun kaldım şimdi
Aşktan, senden, kendimden
N’olur sevmeden öldürme beni
Alacanım,
Söyle, indi mi göğsüne heves?



Murathan Mungan

17 Haziran 2011 Cuma

ne yazacağımı bilmiyorum...

ne yazacağımı bilmiyorum...

içim öyle dolu yazmam gerek niye düşünüyorum..
irin  içimde kaldıkça büyüyecek ve sonunda beni yok edecek..
ama anlatacak söz yok artık...
nereden başlamak gerek  bilmiyorum.. belki de sondan başlamayacak en son sondan ..ölümden ....
ölüm acı gerçekliğinden ve ....
ölümle yüzleştiğimiz bencilliğimizden...

evet faniyiz ve benciliz ....
bencilliğimizden en çok ölümle gösteriyor kendini ...
o kadar çabuk ve hızlı ..

ölen için üzülmüyoruz bile..
kendimiz üzülmeye o kadar çabuk başlıyoruz ki
hızına erişmek imkansız bir hal alıyor belki de..
biz ne yapacağız niye öldürüyoruz kendimizi...

saçmalıyorum galiba..
içim o kadar dolu ki yazmalıyım diyorum yazıp rahatlamalıyım..
ama nereden başlamalıyım ne anlatmalıyım..

hastalıklardan bahsetmeliyim belki ..
çaresizlerin den ..
elimizi kolumuzu bağlayanlardan..
ne yapacağımızı bilemediklerimizden...
içimiz parçalanırken çaresiz kaldıklarımızdan

yada bambaşka şeylerden bahsetmeliyim..
bize ölümü de hastalıkları da unutturan bencilliklerden ...
insanların sen  bana bunu söyledin bunu yaptın kavgalarından...
geçmişle olanların hesabı bugün soranlardan ..
geçmişte alttan  almak zorunda bırakıldıkları için şimdi alttan almayanlardan...

ya da her şeyi boş vermeli...
hiçbir şey yazmamalı..
hiçbir şey düşünmemeli..
...........................................................




14 Haziran 2011 Salı

AĞULU BİR HÜZÜN



Ağulu Bir Hüzün
Beklenmedik bir anda terk edilmişsindir bütün sevdiklerince
Suçlamak istemesende hiç kimseyi üzünçle yanmakta yüzün
Adını bile koyamadığın bir boğunç dolmakta şimdi yüreğine
Ve usulca ağmaktadır gözlerinin peteğine ağulu bir hüzün...
 
Ahmet Telli

ÖLÜM ÇIĞLIĞI


ölüm çığlığı...
her gün her yerde duyuyoruz aslında...
televizyonda ,gazetelerde,mahalle dedikodularında, kapıların artlarında....

önce uzaklardan geliyor ses...
televizyonlardan,gazetelerden...
ama biz ölümü yok sayıyoruz...
televizyonda kanal değiştirip,gazete okumayınca,
ölüm yok oldu sanıyoruz...

bu sefer daha  da yaklaşıyor...
bu sefer ses yakından gelmeye başlıyor..
mahalledeki komşumuzdan ,uzaktan akrabamızdan geliyor..
bu sefer ölümü haklı çıkarmaya çalışıyoruz...
zaten çok yaşlıydı diyoruz, ölüm onun düğünü bayramı çok çekti diyoruz...
ölümü haklı çıkarırsak bize uğramaz diyoruz..

bu sefer daha da yaklaşıyor...
yakınımıza çok yakınımıza geliyor..
bu sefer ses bizi sağır  ediyor..

ama o durmuyor daha da yaklaşıyor
canımız yanıyor  bu sefer çok acıtıyor.
acıdan her yanımız taş kesiliyor..
ve çığlık bizim ağzımızdan
çıkıyor. sesimiz ,çığlığımız her yerden duyulur,
yankılanır diyoruz..
ama ateş sadece bizi yakıyor




12 Haziran 2011 Pazar

seçimler 2


ben bu siyasetten hiç anlamıyorum...
kabul ediyorum...

tahminlerimde söylemiştim..
iktidar ve muhalefette bir değişiklik
beklemediğimi ama koltuk sayısında beklediğimi de söylemiştim
bak o tuttu anlıyor muyum a acaba..
ama yok bu %50li anlamıyorum
anlıyorum...
tamam bundan önceki %44 falan dı  çok fazla yükselme yok ama...
seçim öncesindeki atmosfer sonrası
beklenen durum yani olması gereken azalmadır.
artma değil.
yani olmaması gerekir.
%50 ne ya
seçimlerden önce iki kişiden ikiside  hükümetin tavırlarını eleştirirken.
 seçimlerde iki kişiden biri hükümete oy vermiş..
anlamak mümkün değil gerçekten..
tamam beklediğimden farklı bir sonuç değil ama
istediğim bu değildi kesinlikle..

zoraki kral

izldiğimin en iyi filmlerden bir tanesiydi...
oscarı kesinlikle haketmişler....
süperrrrrrrrr........


PENCERE



BİR CAMIN ARDINDAKİ PENCEREDEN 
HAYATA BAKIYOR GİBİYİM ...
PENCERE ARDINDAKİ MASMAVİ GÖKYÜZÜ
UMUT VADEDİYOR...
AMA UMUDA ULAŞMAK İÇİN PENCERENİN ÖNÜNDEKİ 
CAMDAN KURTULMAK GEREKİYOR..
SONRA PENCEREYİ AÇMAK VE UMUDA KAVUŞMAK...
O CAM PENCERENİN ÖNÜNDE BİR DUVAR GİBİ..
CAMDAN BİR DUVAR ...
PENCEREYE ULAŞMAK İÇİN O DUVARI PARÇALAMAK GEREK...
YARA ALMADAN  ELLERİNİ PARÇALAMADAN 
O CAMDAN DUVARDAN KURTULMAK 
İMKANSIZ GİBİ..
UMUDA ULAŞMADIN YOLU YOK GİBİ GÖZÜKÜYOR...
YARA ALMADAN UMUDA ULAŞILAMIYOR.
.







11 Haziran 2011 Cumartesi

KÖŞELERDEN

Ölüm cezası üzerinden siyaset yapan, oy avcılığı yapabilen bir Tayyip Erdoğan...
Böyle bir Erdoğan, yarından sonra nasıl olacak da, barış ve demokrasi açısından bu ülkenin bir numaralı sorunu olan Kürt meselesini çözüm rayına oturtabilecek?..
Sözüm Erdoğan’a:
Elde yağlı urganla siyaset yapmanın demokrasilerde, özgürlük ve insan hakları 
düzenlerinde yeri yoktur.

hasan cemal in milliyetteki yazısından 
genel olarak hak veriyorum. idam cezasına bende karşıyım.
ama öcalan için gerekli olduğu düşünüyorum.

12 Haziran seçimlerinde görülmedik sertlikte bir kampanyaya tanık olduk.
Üsluplar, fikirlerin önüne geçti.
Liderler, en ağır şekilde rakiplerini eleştirdiler.
Belaltı vuruşları yaptılar.
Kasetler ortalığa döküldü.

 derya  sazak/milliyet
kelimesi kelimesin katılıyorum. türkiye tarihinin en çirkin seçim kapanyası seçilebilecek bir tarih oldu:12HAZİRAN 2011



BİR adam, bir gün Siirt Meydanı’nda bir şiir okur.

Dönemin egemenleri, hemen atılıp...
“Böyle de şiir olur muBu şiir okumak değil, kışkırtıcılık yapmak... Özgürlüğün de bir sınırı var” derler.
Böylece...
“Şiir okuyan adam” hapse girer.

Aynı adam, hapisten çıkar.
Bir hareket başlatır, iktidar olur, girdiği bütün seçimleri kazanır, askeri vesayeti geriletir, kurumlara hâkim olur.
Günlerden bir gün adamın karşısına “ters bir yazı” çıkar.
Şöyle der:
“Böyle de yazı olur muBu yazı değil, resmen namertlik... Özgürlüğün de bir sınırı vardır.”
Böylece...
“İfade toplumu şoke edici olsa da özgür olmalı” ilkesi, bir kez daha rafa kalkmış olur.

Demek ki neymiş:
Muhalifken “Özgürlük sınır tanımaz” denirmiş...
Muktedirken “Özgürlüklerin bir sınırı olur” denirmiş...

AHMET HAKAN / HÜRRİYET
8 YILLLIK SÜREÇİ ÇOK GÜZEL ÖZETLEMİŞ

seçimler...


seçime bir gün kala seçim tahminleri                                                                                                             

aslında pek bir değişiklik olacağını sanmıyorum

oylar Akp,Chp,.Mhp ve bağımsızlar tarafından bölüşülecektir..

ama  bu sefer akp'nın oylarının düşüp Chp in yükseleceğini düşünüyorum.
iktidarda yada muhalefette  bir değişiklik olmayacaktır ama .
yani chp in vitrin değişimin  işe yarayacağını ve deniz baykal küskünlerinin chp ye döneceklerini
 ve bu durumun Chp ye  yarayacağını düşünüyorum..

ama chp ye gelen oyların mhp den geleceğimi düşünüyorum .
yani önceki seçimlerde  chp küskünlerin  mhp ye oy verdiklerini 
.
salih memecan


ve geri dönüşlerinden oradan olacağını düşünüyorum. 
büğünden farklı bir 13HAZİRAN sabahına uyanacağımızı düşünmüyorum.
sadece partilerin meclisteki koltuk sayılarında azalmalar veya eksilmeler olacaktır diye düşünüyorum. 



LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Blogroll

Yasemin's bookshelf: read

Bliss: A NovelEngereğin Gözündeki KamaşmaBir kedi, bir adam, bir olumLeyla'nın EviSilver WeddingWhitethorn Woods

More of Yasemin's books »
Book recommendations, book reviews, quotes, book clubs, book trivia, book lists