28 Nisan 2011 Perşembe
25 Nisan 2011 Pazartesi
NAZIM HİKMET /BEN SENDEN ÖNCE ÖLMEK İSTERİM
Ben
senden önce ölmek isterim.
Gidenin arkasından gelen
gideni bulacak mı zannediyorsun?
Ben zannetmiyorum bunu.
İyisi mi, beni yaktırırsın,
odanda ocağın üstüne korsun
içinde bir kavanozun.
Kavanoz camdan olsun,
şeffaf, beyaz camdan olsun
ki içinde beni görebilesin...
Fedakârlığımı anlıyorsun :
vazgeçtim toprak olmaktan,
vazgeçtim çiçek olmaktan
senin yanında kalabilmek için.
Ve toz oluyorum
yaşıyorum yanında senin.
Sonra, sen de ölünce
kavanozuma gelirsin.
Ve orda beraber yaşarız
külümün içinde külün,
ta ki bir savruk gelin
yahut vefasız bir torun
bizi ordan atana kadar...
Ama biz
o zamana kadar
o kadar
karışacağız
ki birbirimize,
atıldığımız çöplükte bile zerrelerimiz
yan yana düşecek.
Toprağa beraber dalacağız.
Ve bir gün yabani bir çiçek
bu toprak parçasından nemlenip filizlenirse
sapında muhakkak
iki çiçek açacak :
biri sen
biri de ben.
Ben
daha ölümü düşünmüyorum.
Ben daha bir çocuk doğuracağım.
Hayat taşıyor içimden.
Kaynıyor kanım.
Yaşayacağım, ama çok, pek çok,
ama sen de beraber.
Ama ölüm de korkutmuyor beni.
Yalnız pek sevimsiz buluyorum
bizim cenaze şeklini.
Ben ölünceye kadar da
bu düzelir herhalde.
Hapisten çıkmak ihtimalin var mı bu günlerde?
İçimden bir şey :
belki diyor.
18 Şubat 1945
Piraye Nâzım Hikmet
SİS
gözlerimin önünde bir sis perdesi var sanki….
bu perdenin arkasından bakıyorum hayata….
bulanık ve karmaşık görüntüler var …
anlamsız sorular var kafamda….
biraz gayret etsem gözümün önündeki perdeyi kaldırsam…
görüntüler yerine otursa…
sorular cevaplarını bulsa…
her şey güzel olsa …
iyi ama biliyorum ….
bu gayrette boşa gidecek…
bir kaç gün beni rahatlatacak…
sonra her şey aynı olacak….
o zaman ne gerek var gayret etmeye…
bırak her şey aynı kalsın………
24 Nisan 2011 Pazar
bugünkü köşe yazılarından aklımda kalanlar
Olabilir mi bu? Belki de olabilir... Belki de bütün diktatörler ‘çatlaktır’. Böyle bakınca, birçok insan bende “Acaba bu da çatlak mı?” kuşkusu yaratıyor.
SANEM ALTAN
___________________________________________________________________________________
Ne kadar seversen sev, içindeki duyguları aktaramazsın. Ne kadar sevilirsen sev, ihtiyacından azdır. Ne kadar kovalarsan kovala, zamanı yakalayamazsın. En çok yoldayken anlarsın ki, aslında kendi içinde hep aynı yerde durmaktasın. Ve her başarı, asla başaramayacağın ne çok şey olduğunu anlatır. Yani... Hayat eksiktir, eksik kalacak!
HAŞMET BABAOĞLU
____________________________________________________________________________________
* Libya’da çatışmada ölen iki gazetecinin son fotoğraflarına baktığımda aklıma Beyrut’ta 1996 yılında Sayda ile Sur arasında yaşadığımız bir an geldi. Güneşli bir günde açıklarda demirleyen iki İsrail savaş gemisi birazdan geçeceğimiz yolu bombalıyordu. Gözlerimi kapatıp yüzümü güneşe doğru dönerek bahar havasını içime çekmiştim. Sonra gazeteciler her birimiz, birbirimizin fotoğraflarını çekmiştik. Biraz sonra geçeceğimiz yerde ölürsek son fotoğrafımız olarak basacaktık. Savaş muhabirliği zalimdir.
CÜNEYT ÖZDEMİR
_________________________________________________________________________
23 Nisan 2011 Cumartesi
bloggera kavuşmak
sonunda blogerrima kavuşmuş durumdayım yazabiliyorum okuya biliyorum
süperrrrrrr oldu bu çok güzel oldu.......
çok mutluyum.......... bu kadar sevinecek ne var bilmiyorum ama çok mutluyummm.......
blogerrin hayatımda bu kadar büyük bir kapladığını yeni anladım...
hatta benim bilgisayar dünyam bloggermiş blogger olmayınca bilgiyarda yapılacak hiç birşey bulamadım
içimden bilgisayar açmak bile gelmedi...
süperrrrrrr oldu bu çok güzel oldu.......
çok mutluyum.......... bu kadar sevinecek ne var bilmiyorum ama çok mutluyummm.......
blogerrin hayatımda bu kadar büyük bir kapladığını yeni anladım...
hatta benim bilgisayar dünyam bloggermiş blogger olmayınca bilgiyarda yapılacak hiç birşey bulamadım
içimden bilgisayar açmak bile gelmedi...
türlü türlü
TÜRLÜ TÜRLÜ
Her akşam aynı hüzün,yol gözler iki gözüm.
Dış kapıda beklerim,avucum içinde yüzün vayyy
Her akşam aynı hüzün,yol gözler iki gözüm.
Çöktüm duvar dibine,avucum İçinde yüzün ooyy
Sen gelmezsin bir türlü,dertlerim türlü türlü,
Nice dertleri çektim,bu başka türlü.
Sen gelmezsin bir türlü,dertlerim türlü türlü.
Nice dertleri çektim,bu başka türlü.
Yar sevmedim üstüne,bilmem bana kastın ne.
Bu hayat senin diye,beni üzdüğün niye vayy
Yar sevmedim üstüne,bilmem bana kastın ne.
Bu hayat senin diye,beni üzdüğün niye ooyy
Unutamam seni yar,bu günün yarını var.
Beraber mutlu geçen günlerimiz var.
Unutamam seni yar,bu günün yarını var.
Beraber mutlu geçen günlerimiz var.
Sen gelmezsin bir türlü,dertlerim türlü türlü.
Nice dertleri çektim,bu başka türlü.
Sen gelmezsin bir türlü,dertlerim türlü türlü.
Nice dertleri çektim,bu başka türlü.
Sen gelmezsin bir türlü,dertlerim türlü türlü.
Nice dertleri çektim,bu başka türlü.
Sen gelmezsin bir türlü,dertlerim türlü türlü.
Nice dertleri çektim,bu başka türlü.
Unutamam seni yar,bu günün yarını var.
Beraber mutlu geçen günlerimiz var.
Unutamam seni yar,bu günün yarını var.
Beraber mutlu geçen günlerimiz var.
Unutamam seni yar,bu günün yarını var.
Beraber mutlu geçen günlerimiz var.
Unutamam seni yar,bu günün yarını var.
Beraber mutlu geçen günlerimiz var.
Sen gelmezsin bir türlü,dertlerim türlü türlü.
Nice dertleri çektim,bu başka türlü.
Sen gelmezsin bir türlü,dertlerim türlü türlü.
Nice dertleri çektim,bu başka türlü.
16 Nisan 2011 Cumartesi
28 oldummm..........
28 oldum
bügün
27 den ne farkı var...
hiçççç.........
27 in 26dan farkıııııııııııııı.........
hiçççççççççççç...............
26 in 25dan farkı.............hiçççççççççççççç
bu durumun ne zaman başladı bilmiyorummmmm
önce günlerim farksızlaşmaya başladı........... sonra haftalar ..............
sonra aylar............ en sonundada yıllarrrrrrrrrrrrr ...........
her gün aynı artıkkkkkkkkkk...........
son senelerde...........
biraz daha karanlıkkkkkkkkkkkk................
12 Nisan 2011 Salı
4 Nisan 2011 Pazartesi
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)