Ölüm cezası üzerinden siyaset yapan, oy avcılığı yapabilen bir Tayyip Erdoğan...
Böyle bir Erdoğan, yarından sonra nasıl olacak da, barış ve demokrasi açısından bu ülkenin bir numaralı sorunu olan Kürt meselesini çözüm rayına oturtabilecek?..
Sözüm Erdoğan’a:
Elde yağlı urganla siyaset yapmanın demokrasilerde, özgürlük ve insan hakları düzenlerinde yeri yoktur.
Böyle bir Erdoğan, yarından sonra nasıl olacak da, barış ve demokrasi açısından bu ülkenin bir numaralı sorunu olan Kürt meselesini çözüm rayına oturtabilecek?..
Sözüm Erdoğan’a:
Elde yağlı urganla siyaset yapmanın demokrasilerde, özgürlük ve insan hakları düzenlerinde yeri yoktur.
hasan cemal in milliyetteki yazısından
genel olarak hak veriyorum. idam cezasına bende karşıyım.
ama öcalan için gerekli olduğu düşünüyorum.
12 Haziran seçimlerinde görülmedik sertlikte bir kampanyaya tanık olduk.
Üsluplar, fikirlerin önüne geçti.
Liderler, en ağır şekilde rakiplerini eleştirdiler.
Belaltı vuruşları yaptılar.
Kasetler ortalığa döküldü.
Üsluplar, fikirlerin önüne geçti.
Liderler, en ağır şekilde rakiplerini eleştirdiler.
Belaltı vuruşları yaptılar.
Kasetler ortalığa döküldü.
derya sazak/milliyet
kelimesi kelimesin katılıyorum. türkiye tarihinin en çirkin seçim kapanyası seçilebilecek bir tarih oldu:12HAZİRAN 2011
BİR adam, bir gün Siirt Meydanı’nda bir şiir okur.
Dönemin egemenleri, hemen atılıp...
“Böyle de şiir olur muBu şiir okumak değil, kışkırtıcılık yapmak... Özgürlüğün de bir sınırı var” derler.
Böylece...
“Şiir okuyan adam” hapse girer.
Aynı adam, hapisten çıkar.
Bir hareket başlatır, iktidar olur, girdiği bütün seçimleri kazanır, askeri vesayeti geriletir, kurumlara hâkim olur.
Günlerden bir gün adamın karşısına “ters bir yazı” çıkar.
Şöyle der:
“Böyle de yazı olur muBu yazı değil, resmen namertlik... Özgürlüğün de bir sınırı vardır.”
Böylece...
“İfade toplumu şoke edici olsa da özgür olmalı” ilkesi, bir kez daha rafa kalkmış olur.
Demek ki neymiş:
Muhalifken “Özgürlük sınır tanımaz” denirmiş...
Muktedirken “Özgürlüklerin bir sınırı olur” denirmiş...
“Böyle de şiir olur muBu şiir okumak değil, kışkırtıcılık yapmak... Özgürlüğün de bir sınırı var” derler.
Böylece...
“Şiir okuyan adam” hapse girer.
Aynı adam, hapisten çıkar.
Bir hareket başlatır, iktidar olur, girdiği bütün seçimleri kazanır, askeri vesayeti geriletir, kurumlara hâkim olur.
Günlerden bir gün adamın karşısına “ters bir yazı” çıkar.
Şöyle der:
“Böyle de yazı olur muBu yazı değil, resmen namertlik... Özgürlüğün de bir sınırı vardır.”
Böylece...
“İfade toplumu şoke edici olsa da özgür olmalı” ilkesi, bir kez daha rafa kalkmış olur.
Demek ki neymiş:
Muhalifken “Özgürlük sınır tanımaz” denirmiş...
Muktedirken “Özgürlüklerin bir sınırı olur” denirmiş...
AHMET HAKAN / HÜRRİYET
8 YILLLIK SÜREÇİ ÇOK GÜZEL ÖZETLEMİŞ