Somebody That I Used To Know by Gotye on Grooveshark

19 Eylül 2010 Pazar

Kırkıncı Oda/Ahmet Altan

Kırkıncı Oda




Ne kadarınız gerçek sizin,

kırk odalı şatonuzun kırkıncı odasındaki

kilitler altında sakladığınız gerçek

duygularınızla,

gerçek düşüncelerinizin ne kadarı yansıyor

hayatınıza,

söylenmeyen neler var kuytularda,

hani kendinizden bile sakladığınız,

bir sinir kriziyle ya da büyük bir acıyla

yahut da muhteşem bir sevinçle kabuğunu çatlatıp da

ortalara dökülecek neler biriktiriyorsunuz

içinizde...???

Ne kadarınız kendi sahtekarlığınızın esiri?

Sevip de söyleyemediğiniz,

özleyip de açıklayamadığınız

ya da sevmeyip de sevginizin eksikliğini içinize

gömdüğünüz oluyor mu,

korkaklıklar var mı,

kalleşlikler var mı,

yoksa diplerde saklanan cesaretiniz bir işaret mi

bekliyor...???



Göründüğünüz insan mısınız siz,

yoksa bir define arayıcısı hazineler mi bulur

içinizde

ya da yıkılmış bir kentin harabelerini mi

taşıyorsunuz?

Derununuzda neler saklıyorsunuz?

Ne kadarınız gerçek sizin?



Ülkenizle ilgili düşüncelerinizi söylüyor musunuz,

yoksa başınızı belaya sokmayacak kadar akıllı mısınız,

gerçek düşüncelerinizi başbaşa konuşmalara mı

saklıyorsunuz,

açıkça konuşanları biraz aptal buluyor musunuz?



Günahlardan yapılmış hayaller var mı içinizde,

günahtan korktuğunuzdan bunları saklayıp

Tanrı'yı mı kandırmaya uğraşıyorsunuz?

Günahları sevmiyor musunuz, seviyor musunuz

yoksa...???



Uzun bir yolculuğa çıkar gibi

duygularınızla düşüncelerinizi denklere

sarıp da içlerinizde bir yerlere mi

yerleştirdiniz,

bir gün yolculuk bitince açmayı mı düşünüyorsunuz

aslında yolculuğun hiç bitmeyeceğini ve

denklerinizi

hiç açmayacağınızı bilerek...

Bir gün çıldırsanız da

bütün duygularınızla düşüncelerinizi açıkça

söyleseniz,

neler duyacağız sizlerden,

gizli palyaçolar mı çıkacak ortaya,

yoksa korkaklığın altında,

bir istiridyenin içinde büyüyen inciler gibi

büyümüş yiğitlikler mi?



Kızgınlıklarınız yok mu sizin,

öfkeleriniz, isyanlarınız?

Aşklarınız yok mu?

Kendi sahtekarlığınıza ne kadar esirsiniz?

Esaretten kurtulsanız da gerçekler dökülse ortaya,

kendinize şaşar mısınız,

hiç düşündüğünüz oluyor mu kırkıncı odada neler

var diye, hangi unutulmaya çalışılmış sevgililer,

dile getirilmeyen özlemler,

söylenmeye söylenmeye birikmiş öfkeler,

hangi boşvermişlikler,

hangi inkar edilmiş arzular yatıyor diplerde?



Ne kadarınız gerçek sizin?



Kimselerden korkmadığınız kadar korkuyor musunuz

kendinizden?

Şehrin ışıklarının bulutlara yansıdığı

turuncu pırıltılı külrengi bir gecede,

şimşeklerle boşanan yağmur başladığında

şatonuzun odalarında bir gezintiye çıkıyor musunuz,

ağır ağır yaklaşıp o kırkıncı odaya açıyor musunuz

kapıyı usulca, gördükleriniz ağlatıyor mu sizi,

bu kadar gerçeği o odada saklayıp,

hayatı yalandan yaşadığınızı farketmek nasıl bir

sarsıntı yaratıyor?

yoksa, ne gökyüzüne vuran ışıklar, ne yağmur, ne de

ıssız gece,

sizin kırkıncı odaya yaklaşmanızı sağlayamıyor mu,

korkuyor musunuz kendi gerçeklerinizden,

kırkıncı odanız size de mi kapalı,

kendi kendinize bile mahrem misiniz?



Ne kadarınız gerçek sizin?

Ne kadarınız kendi sahtekarlığına esir?

Bıktığınız olmuyor mu kendi yalanlarınızdan,

hiç kendinizden sıkıldığınız olmuyor mu,

kendinizi bir yerlerde terkedip de gitmek

istemiyor musunuz,

bütün yalanlarınızdan uzak bir yere?



Şöyle rahatça bütün duygularınızı,

bütün düşüncelerinizi söyleyebileceğiniz bir diyara,

kendinizi bile yanınıza almadan.



Ah aslında ben onu seviyordum diye ağlayacağınız

kimleri saklıyorsunuz koynunuzda,

yüksek sesle eleştirip de

içinizden hak verdiğiniz hangi düşünceler var,

kendinizi akıllı bulurken aslında gizlice kendi

korkaklığınızdan utandığınızın itirafını nerelerde

gizliyorsunuz?



Ne kadarınız gerçek sizin?

Ne kadarınız kendi sahtekarlığına esir?



Bunu hiç düşündüğünüz oluyor mu

yoksa bunu düşünmek bile yasak mı size?

Neler var kırkıncı odada?

Otuzdokuz odadan yapılmış hayatınızı,

kırkıncı odanın kapısını açmamak için yalandan mı

yaşıyorsunuz?

Niye yapıyorsunuz bunu?

Açsanıza kırkıncı odayı yağmurlu bir gecede

belki...

Belki de hiç açmazsınız,

kapalı bir odayla yaşarsınız bütün ömrünüzü,

kendinizden sıkılarak...

Ahmet Altan

bir varmışım

bir varmışım bir yokmuşum ne yaşamışım ne görmüşüm
gerçekte var mıydım yok muydum
ne vardım
ne yoktum
herkes kadar vardım
herkes kadar yok.....
birileri için vardım....
birileri için hiç olmadım.....
kendim için ne kadar vardım ???
var mıydım yok muydum????
yaşandıklarım gördüklerim içinde
ne kadar vardım????
ne kadarı bendim

ne kadar kendim için kararlar aldım
kararlarımın ne kadarını  uyguladım...
kendim için neler sadece kendim için
neler yaptım...
bir şeyler için yaptım mı...
ne kadar yaşadım kendim için
ömrümüm kaçta  kaçı eder kendime ayırdığım bölüm.........

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Blogroll

Yasemin's bookshelf: read

Bliss: A NovelEngereğin Gözündeki KamaşmaBir kedi, bir adam, bir olumLeyla'nın EviSilver WeddingWhitethorn Woods

More of Yasemin's books »
Book recommendations, book reviews, quotes, book clubs, book trivia, book lists