30 Ocak 2011 Pazar
EDİP CANSEVER/İÇİMDEN DOĞRU SEVDİM BEN SENİ
İÇİNDEN DOĞRU SEVDİM SENİ
İçinden doğru sevdim seni
Bakışlarından doğru sevdim de
Ağzındaki ıslaklığın buğusundan
Sesini yapan sözcüklerden sevdim bir de
Beni sevdiğin gibi sevdim seni
Kar bırakılmış karanlığından.
Yerleştir bu sevdayı her yerine
Yüzünde ter olan su damlacıklarının
Kaynağına yerleştir
Her zaman saklamadığın, acısızlığın son durağına
Gül taşıyan cocuğuna yerleştir
Ve omuzlarına daracık omuzlarına
Üşümüş gibisin de sanki azıcık öne taşırdığın
Tam oraya işte, uçsuz bucaksız bir düzlükten
Bir papatya tarlasıyla ayrılmış göğüslerine yerleştir
Ve esmerliğine bir de, eski bir yangının izlerinin renginde
Saçlarının yana düşüşüne, onları bölen ikiliğe
Alnından başlayan ve ayak bileklerinde duran
Yani senin olmayan, seni bir boşluk gibi saran hüzne
Yerleştir onu bir kentin parça parça aklında tuttuğun
Kar taneleri gibi uçuşan
Ve her gün biraz daha hafifleyen semtlerine
Yerleştir bu sevdayı her yerine.
Ekledim ben tattığım her şeyi denizlere
Bildiğim ne varsa onlar da hep denizlerden
Sen de bir deniz gibi yerleştir onu istersen
Sevdayı
Ve köpüklendir
Ve yaşlandır ki işte kederi anlamasın
Ama dur, her deniz yaşlıdır zaten
Öğrenmez ama öğretir mutluluğu
Bizim sevdamız da öyledir, iyi şiirler gibi
Biraz da herkes içindir. Ve gelinciğin ikinci tadına benzemeli
Var eden kendini birincisinden
Yani bir sevdayı sevgiye dönüştüren.
Ben şimdi bir yabancı gibi gülümseyen
Tanımadığın bir ülke gibi
İçinde yaşamadığın bir zaman gibi
Tam kendisi gibi mutluluğun
Beni bekliyorsun
Ve onu bekliyorsun beni beklerken.
Edip Cansever
görsel:sam green http://www.sams-place.net/
bugünkü köşe yazılarından aklımda kalanlar
‘Sanat filmleri sıkıcı olur’ diye düşünenler Biutiful’u görmeli ve bir işin hem derin bir sanat, hem de insanın yüreğini ele geçiren bir film olabileceğininin çarpıcı örneğini izlemeli.
ZÜLFÜ LİVANELİ ______________________________________________________________________
Herkesin hayatının "kendinden" ibaret olduğu kabul edilmiyor. Gruplar kuruluyor, bilinmez yerlere sefere çıkılıyor ve gün sonunda hayatımız koca bir "yalandan" ve "tiyatrodan" ibaret oluyor.
AYŞE ÖZYILMAZER
_________________________________________________________________________
_________________________________________________________________________
Kitlesel ayaklanmalar orduları ve komutanlarını şaşkınlığa düşürür! Hızla darbe yapabilen ordular bu tür olaylar karşısında atalete kapılırlar. Bu durum sadece "ülkenin bekası son tahlilde rejimin bekasından önemlidir" düşüncesinden kaynaklanmaz. Saksonyalı asker ve ordu teorisyeni Carl Eduard Pönitz 1848'de yazmıştı bunu: "Spontane biçimde patlak veren huzursuzluklar ve kitlesel hareketler, herhangi bir emir verilmeden hiçbir eyleme kalkışma imkânı bulunmayan ordunun üyelerine anlaşılmaz ve tuhaf gelir."
HAŞMET BABAOĞLU
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)