Somebody That I Used To Know by Gotye on Grooveshark

6 Şubat 2011 Pazar

prensesin uykusu/çağan ırmak

çokkkk çokkkk sevdim.....
çağan ırmak filmleri zaten benim için tartışma götürmez.....
film  masalımsı anlatıma bayıldım.....
çağan ırmağın ustalığıda bence sanaristliğinde yada yönetmenliğinde değil....
kesinlikle ve kesinlikle oyuncu seçimde....  doğru oyuncuları 
doğru karakterde kullanmasında.......
aziz karakterini başka bir oyuncuda düşünemiyorum bile...
çağan ırmak yapmış yine yapacağını çok çok  güzel bir film yapmış o kocaman yüreğine sağlık....






bugünkü köşe yazılarından aklımda kalanlar

Bu tarz mizahın, toplumlarda biriken negatif enerjiyi boşalttığını, ortalığı rahatlattığını, bazen kişinin kendisine bile gülmesini sağladığını bilmeyen mi var!
Ama biz bundan gitgide uzaklaşıyor, nefretin, kutuplaşmanın pençesine düşüyoruz.
ZÜLFÜ LİVANELİ
_________________________________________________________________________
Gecenin bittiği, güneşin ise henüz gelmediği sahipsiz bir zaman dilimi... O sahipsiz zaman dilimine çöken koyu menekşe rengi sabah alacası...
SANEM ALTAN
_____________________________________________________________________________________
Baştan söyleyeyim..
“Gökkuşağı Çocuğu” tarifine gelenlerin çoğu henüz kundak bebesi.. Sayıları çok az.. Çoğunun henüz bıngıldağı bile kurumamış durumda..
Selahattin Duman
______________________________________________________________________________________
Mesela; onun artık "aşktan", "sevgiden" sözcüklerine kim inanacak?
Mesela; içine sindi mi yazdıkları?
Mesela; ya kendi kızı olsaydı?
Tartışmak başka, bıçaklamak başka değil mi?
Soru sormak başka kötülük yapmak bambaşka değil mi?
AYŞE ÖZYILMAZER
_____________________________________________________________________________
Marguerite Duras âşığın ihtiyacını nasıl da çarpıcı biçimde anlatır: "Onunla buluşmayı değil, yalnız kalmayı istiyor şimdi. Onu düşünmek, onu bilmek, onu sevmek için..." 
Duygularının dikine gidiyorsun. "Çocuk musun" diyorlar; yaşına başına yakıştıramıyorlar... Aklını başına topluyor, harekete geçmeden önce enine boyuna düşünüyorsun. "Bu ne usluluk! Sana hiç yakışmıyor" diye karşı çıkıyorlar... Öfkeleniyorsun. Yakıştıramıyorlar... Sakin kalıyorsun. Yakışıksız bir kayıtsızlığa kapılmakla suçluyorlar... Arkanı dönüp gidiyorsun. "Oldu mu ya şimdi, hiç yakışmadı!" diye ağlaşıyorlar. Durup direniyorsun. Şık olmadığına karar veriyorlar... Gün geliyor elbette! Ölüyorsun. Onu da bir türlü kabullenemiyorlar. Gazeteye ilan veriyorlar: "Ölüm sana yakışmadı!.." Oysa ne hayat, ne de ölüm yakaya takılan bir gül değil! Bu "hoş görüntü vermek" manyaklığının sonu yok mu? Bağırmak istiyorum bazen: Şıklık sizin olsun, bana çırılçıplak hayatı ve ölümü verin!

HAŞMET BABAOĞLU
_____________________________________________________________________________




pazar için başka bir öneri/Björk - A Heart Of Triumph

pazara haraketli başlıyalım

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Blogroll

Yasemin's bookshelf: read

Bliss: A NovelEngereğin Gözündeki KamaşmaBir kedi, bir adam, bir olumLeyla'nın EviSilver WeddingWhitethorn Woods

More of Yasemin's books »
Book recommendations, book reviews, quotes, book clubs, book trivia, book lists